MİRAS BIRAKANIN MİRASÇILARDAN MAL KAÇIRMASI (MURİS MUVAZAASI) SEBEBİYLE TAPU İPTALİ DAVALARI
Muvazaa tarafların 3. kişileri aldatmak amacı ile gerçekte yapmak istemedikleri görünüşte bir işlemi yapmalarıdır. Uygulamada değişik amaçlarla bu tip işlemler yapılmaktadır.
Muris Muvazaası Nedir?
Muris muvazaası, murisin mirasçılarını miras haklarından yoksun bırakmak amacı ile bağış işlemini satış ya da karşılık edim gerektiren başka bir işlemin arkasına gizlemesidir. Bu tür işlemlerde amaç mirasçının miras hakkını elinden almaktır.
Muris Muvazaasının Şartları Şunlardır:
-
Tarafların gerçekte yapmak istemedikleri görünüşteki işlem.
Burada muris ile sözleşmenin karşı tarafı gerçekte yapmayı amaçlamadıkları bir işlemi 3. kişileri yanıltmak amacı ile görünüşte yapmaktadırlar. Örneğin muris kızının miras payına engel olmak niyeti ile oğluna tarlasını tapuda satış görünümünde bağışlamaktadır. Dışarıdan bakınca görünen işlem satıştır. Taraflar bu işlemin gerçekte hüküm doğurmayacağı, gizli işlemi gizlemek için yapıldığı konusunda bir muvazaa anlaşması yapmaktadır.
-
Tarafların gerçekte yapmak istedikleri gizli işlem.
Muris ve sözleşmenin karşı tarafı görünüşteki işlemin arkasına bu gizli işlemi saklamaktadır. Gerçekte yapmayı arzuladıkları işlem budur. Yukarıdaki örnekten devam edersek görünüşteki satış işleminin arkasına gizlenen işlem bağıştır. Taraflar gerçekte bağış amacı taşımaktadır. Ancak bunu gizli tutmaktadırlar.
-
Mirasçıları aldatmak kastı
Muvazaalı işlemin tarafları sözleşme dışında kalan diğer kişileri görünüşteki işlemle aldatma niyeti taşımaktadırlar. Bu yolla mirasçıdan mal kaçırılmaktadır. Dava tarihi itibarı ile hakkı bu şekilde elinden alınmış olan her mirasçının dava açma hakkı vardır.
Muris Muvazaasının Sonuçları Nelerdir?
Türk Borçlar Kanunu 19. maddesine göre görünüşteki işlem ve gizli işlem için ayrı sonuçlar düzenlemektedir. Buna göre görünüşteki işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığı için kesin olarak hükümsüzdür. Yukarıdaki örnekte de görünüşte yapılan satış sözleşmesi kesin hükümsüzdür. Burada yapılan satış işleminin geçersizliğinden kaynaklı tapu iptali ve tescil davası açmak mümkün olacaktır.
Gizli sözleşme ise şekil şartına uyulmuşsa geçerli, uyulmamışsa geçersiz olacaktır. Taşınmaz devirlerinde bağış sözleşmesinin de tapuda resmi şekilde yapılması gerekmektedir. Bu sebeple, taraflar arasında resmi şekle uymadan yapılmış olan gizli bağış işlemi şekle aykırılıktan kesin olarak geçersiz olacaktır.
Muris Muvazaası Sebebi ile Tapu İptali Davasını Kimler Açabilir?
Mirasçının bu davayı açabilmesi için dava tarihi itibarı ile mirasçılık sıfatına sahip olması gerekir. Yoksunluk, feragat, muris tarafından yasaya uygun çıkartılma vb sebeplerle mirasçı olma hakkını kaybeden mirasçının doğal olarak bu davayı açma hakkı da olmayacaktır.
Muris muvazaası sebebi ile açılacak tapu iptali ve tescil davasını miras hakkı veya saklı payı zedelenmiş tüm mirasçılar açabilir. Davayı açabilecek mirasçının muvazaalı işlem tarihinde mirasçı olması şart değildir. Dava tarihi itibarı ile mirasçı olma hakkına sahip olması yeterlidir. Murisin işlem tarihinde herhangi bir mirasçıya yönelik aldatma kastı ile hareket etmesi yeterlidir. Murisin aldatma kastının davacı mirasçıya yönelik olması şart değildir. Davacı mirasçının bu işlemden etkilenmesi yeterlidir. Miras hakkı elinden alınan her mirasçı kendi miras payının terekeye iade edilmesi için dava açabilir. Dava açmayan mirasçılar diğer mirasçının açtığı davanın sonuçlarından yararlanamaz.
Muris Muvazaası Davalarında İspat Kuralları Nelerdir?
Muris muvazaası sebebi ile açılan davalarda mirasçılar her türlü delil ile iddialarını kanıtlayabilirler. Burada yazılı belge, tanık, bilirkişi her türlü delil düşünülebilir. Yapılan görünüşteki işlemin murisin gerçek ihtiyacına yönelik olmadığını, hayatın olağan akışına uymadığını, murisin mirasçılar arasında ayrım yapmasını gerektirecek sebeplerin varlığını ortaya koyacak deliller ileri sürülebilecektir. Muris muvazaası sebebi ile açılan tapu iptali ve tescil davalarında Yargıtay:
-
Satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasındaki fark olması,
-
Murisin ekonomik, sosyal durumu, yetiştiği sosyal çevre, gelenekleri,
-
Terekeden satış parasının çıkıp çıkmadığı,
-
Murisin satış sözleşmesi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,
-
Davanın tarafları ile muris arasındaki ilişkinin durumu,
-
Davalı alıcının alım gücünün satış tarihi itibarı ile incelenmesi gibi hususların davanın ispatında önemli olduğuna karar vermektedir.
Dava Açmak İçin Bir Süre Var Mıdır?
Muvazaalı işlem kesin olarak geçersiz olup geçerli hale gelmesi mümkün değildir. Bu sebeple muvazaa sebebi ile tapu iptali davası açmak için süre sınırlaması yoktur. Yargıtay bazı kararlarında dürüstlüğe aykırı şekilde uzun yıllar bekledikten sonra dava açılmasını Medeni Kanun 2. maddesine aykırı bulmuştur. Ayrıca tapu siciline iyiniyetle güvenen 3. kişilerin hakları güven ilkesi gereğince korunur. Bu kişilere karşı tapu iptali davası açılamaz. Bu durumda muristen devralan kişilere karşı tazminat davası açmaya engel bir durum yoktur.
Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
HMK gereğince tescil davaları, taşınmazın aynına ilişkin olduğundan, yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Birden fazla taşınmazın bulunması halinde bu taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir.
Muris Muvazaası Davasının Sonuçları Nelerdir?
Tapu iptali ve tescil davasında mahkeme davacının muvazaa iddiasını haklı bulursa davayı kabul ederek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile tapunun önceki haline dönmesine karar verir. Ancak kararın yerine getirilebilmesi için kesinleşmesi gerekmektedir.
Verilen bu karar kesin hükümsüzlüğe dayandığından davalıdan kaynaklanan sebeplerle muvazaalı devirden sonra tapu kaydına işlenen sınırlayıcı şerhlerin de kaldırılmasını talep edilebilir. Uygulamada dava dilekçesinde her türlü takyidattan ari olarak tapu kaydının iptali ile tescili talep edilmektedir. Şayet bu talep kabul edilmezse ayrı bir şerh terkin davası ile bu sonradan işlenmiş şerhlerin kaldırılması istenilmelidir.
Kararın kesinleşmesi ile tapu kaydı yeniden murisin adına geçer. Her mirasçı kendi miras payı için dava açabileceğinden dava açmayan mirasçıların payları konusunda herhangi bir değişiklik olmaz.
Not: Bu bilgilendirici yazı genel bilgiler sunmaktadır ve her durum farklılık gösterebilir. Hukuki danışmanlık almak için bir avukatla iletişime geçmek önemlidir.
Örnek Yargıtay Kararı
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/17872 E. , 2016/10299 K.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706, Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; mahkemece anılan ilkeler doğrultusunda hüküm kurmaya yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, öncelikle muris …’ın terekesinin ve başkaca mal varlığının olup olmadığının araştırılması, yukarıda belirtilen ilkeler ve somut olgular gözetilerek, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirildikten sonra murisin gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların, temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir.